22 Aralık 2008 Pazartesi

zaman geçerken..

şey diycem blog,

sence de en güzel yıllarımız pazar sabahları kahvaltıdan hemen sonra trt1 diye garip bir kanalda, uzun, beyaz saçları olan bir adamın programını izlemekle ve boyunlarımızı kesen kolalı, beyaz yakalarımızdan nefret etmekle geçmedi mi?

ben ne diyorum biliyor musun;
şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler, o uzun saçlı adamın programını yeniden, tekrar tekrar izlemekten bıkmaz ve beyaz yakamdan nefret etmeye kaldığım yerden devam ederdim.

zaman, zamanla daha da hızlı akmaya başlıyor ve ben muntazaman geri kalıyor, hazır geri kalmışken geri dönmenin bir yolunu aramaya başlıyorum. bulamıyorum! bulamayınca hevesleniyor, bir tur bekleyip en azından biraz soluklanmak, olan biteni sindirebilmek adına biraz dinlenmek istiyorum ama ne yapıyorsam uzay-zaman sürekliliğini* kıramıyorum.

hani büyüdükçe daha hızlı büyüyoruz,
yaşlandıkça daha hızlı yaşlanıyoruz ya;

hiç sevmiyorum!
böyle de net bir insanım.

*all i know about the space-time continuum, i learned from back to the future!

3 comments:

Camel dedi ki...

it's really not a good idea to show you "Back To The Future"..lol:)

Göktuğ dedi ki...

why dear?

it's all about the space-time continuum, probably?

(noluyo olm?)

Camel dedi ki...

i don't care about that "space-time continuum"..
"Carpe Diem"

(eyvah ya!)