8 Nisan 2008 Salı

elektronik hayatlar

şimdi size aslında her dakika aklımızda olan ama nedense hakkında asla etraflıca düşünmediğimiz bir şeyden bahsedeyim de düşünün; şaşırın.

birbirinden basit iki tanım ile başlayalım;

aslında hayatın gerçek tanımı tam şurada ama daha kabaca düşünelim; kontrolümüz dahilinde ve haricinde gelişen her şeyin toplandığı kutuya hayat deriz. al sana yalın, berrak bir tanım. peki internet nedir? onu da genelde teknik olarak birbirine bağlı n sayıda bilgisayar olarak tanımlarız.

elimizdeki bu iki güzide tanımı unutmayalım. unuturuz dersek bir kenara not edelim ve günlük hayatta sıklıkla yaptıklarımıza bakalım; (aileler yarışıyor tandası)

- alışveriş yapmak
- yemek yemek
- kitap okumak
- sohbet etmek
- sinemaya gitmek / film izlemek
- müzik dinlemek
- sosyalleşmek yahu, yeni insanlarla tanışmak, kaynaşmak
- telefonla konuşmak
- günlük tutmak

yeterli zira daha fazla uzatırsam yazının çarpıcı hiçbir yanı kalmayacak. bakın bomba geliyor; şimdi aşağıdaki listeyi yukarıdakiyle eşleştirin;

- (bkz: gittigidiyor, ebay, hepsiburada, kangurum vs..)
- (bkz: yemeksepeti)
- (bkz: e-book)
- (bkz: msn messenger)
- (bkz: torrent, p2p)
- (bkz: mp3)
- (bkz: facebook, yonja, vs..)
- (bkz: skype)
- (bkz: blog)

size de olur mu bilmiyorum ama benim gözümde hayatın kaba tanımında bahsettiğim o kutu, 4gb kotalı gmail posta kutusu gibi canlanmaya başladı.

yani şey diycem;
korkuyorum. korkuyorum zira ben günlük hayatta, hayatın içinde, sokakta yapılması gereken hemen her şeyi bilgisayar başında, klavyemi kullanarak yapıyorum. ha bundan zerre kadar şikayet etmiyorum -ki belki işim dolayısıyla- ama zaman zaman hayatımı bir adet 1 ve bir adet 0'ın arasında yaşıyormuşum gibi hissediyorum. panikliyorum. geçiyor ama sonra. acıkmış oluyorum, yemeksepeti'nden dvd hediyeli siparişler veriyorum..

0 comments: